Doğa iyi gelir…
Hareket etmek de öyle🏃🏽‍♀️
Bazen bir şeyler yolunda gitmiyor, ne yapsanız olmuyor. Kendinizi iyi hissetmenin yollarını arıyorsunuz. Ne yazık ki bizim kültürümüzde iyi hissetmenin tek yolu yemek yemekten geçiyor.


Zülfü Livaneli’nin Serenad kitabında geçtiği gibi “Anadolu’nun kadim geleneklerine göre her acının ilacı yemekti.”
Canınız sıkılır, yemek yiyelim, içelim kafan dağılsın denir. Terfi alırsın, hadi yiyelim, içelim bunu kutlayalım olur. Hasta olursunuz yemek, mutsuz olursunuz çikolata. Hatta ölürsün ve arkandan ilk konuşulacak şeylerin başında yemek gelir. 7’si 40’ı, 52’si… Daha da aklınıza hangi duygu gelirse. Duyguları yemek diye bir kavram var ve biz kültürümüz gereği sürekli duygularımızı yiyoruz. Yemenin amacını değiştiriyoruz. Anlık iyi duygular yaşayıp, sonra yine depresyona giriyoruz.
İyi hissetmek için bir çok yol var. Doğaya çıkmak, biraz yürümek, koşmak, kendinle baş başa kalmak yorulan kaslarının varlığını hissetmek en tadılması gereken duygu.
Bu fotoğraflar da en uzun yürüdüğüm günden bir kaç anı. Ne kadar iyi hissettirdiğini söylemeye gerek yok sanırım🙂